Nörogörüntüleme teknolojilerinin öncüsü kabul edilen California Üniversitesi Radyoloji ve Psikiyatri Profesörü Monte Buchsbaum: “İnanıyorum ki ilaçlardan ilham alan EEG metodu beyindeki doğru noktaları bularak, uygun farmakolojik terapiyle hastaları eşleştirmemizi sağlayacak.” dedi. Kanada Saint Vincent Üniversitesinden Prof. Dr. Derek Fisher ise, “Beyin haritalama ile beynin hangi ilaçla nasıl göründüğünü ya da ilacın bazı durumları nasıl tersine çevirdiğini görebiliyoruz. Bu da hangi ilaca ya da ilaçlara başlamanın daha etkili olacağına dair bir ipucu oluyor.” açıklamasını yaptı.
QEEG olarak adlandırılan Topoğrafik Beyin Haritalama metoduyla saçlı deriden alınan beyin elektriksel aktivite kaydı analiz ediliyor ve beynin çalışması hakkında dolaylı bilgi sağlanıyor. Öte yandan Elektroensefalografi (EEG) ile de beyindeki elektriksel aktivite kaydediliyor. Peki tüm bunların psikiyatrideki rolü ne?
Konu, Üsküdar Üniversitesi NP Sağlık Yerleşkesinde gerçekleştirilen 6. Temel Klinik ve Çok Modelli Görüntüleme (Basic Clinical and Multimodal Imaging, BaCI) Konferansında gündeme geldi, programa katılan ve fahri doktora cübbesini Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın giydirdiği nörogörüntüleme teknolojilerinin öncüsü kabul edilen California Üniversitesi Radyoloji ve Psikiyatri Profesörü Monte Buchsbaum, kişiselleştirilmiş tıbbın önemini vurguladı.
“Kişiselleştirilmiş tıp sağlık sektörünün en önemli alanı olacak”
Prof. Dr. Buchsbaum, şu anki teknoloji ve yeni ilaçlarla şizofreninin tedavi edilebildiğini ancak hala istenilen seviyede olmadığını ifade ederek, şu bilgileri verdi:
“Kişiselleştirilmiş tıp ruh sağlığı için altın standarttır. Gelecekte, kişiselleştirilmiş tıp, genetik kodu okuma ve bunu tedaviyle eşleştirme sağlık sektöründe gelişen en önemli alanlar olacak. Uzayan insan ömrü, bize başarılı yaşlılık yılları veriyor. Her insanın genetik kodunu okuyup ve her genetik mesajın fizyolojisine bakıp, uygun ilaçları reçete edebiliriz. Biz, psikiyatristlerin sadece tahmini bir ilaç vermesini istemiyoruz, spesifik olarak hedeflenmiş bir ilaç yazmak istiyoruz. Bu yüzden EEG gibi bilimsel ölçme teknikleri kullanılmalıdır.”
“Şizofreni ve depresyondaki bir hastanın farklılıklarını anlamak çok önemli”
Bilimsel ölçme tekniği olarak EEG kullanımının öneminin altını çizen Prof. Dr. Buchsbaum, “İnsanlar birbirinden farklı. Hangi hastaya hangi ilacın verileceğini belirlemek çok önemli. Psikiyatride herhangi bir şekilde hataya yer yok. Bu yüzden EEG gibi bilimsel ölçme teknikleri kullanılmalı. Şizofreni ve depresyondaki bir hastanın farklılıklarını anlamak bizim için çok önemli. İnanıyorum ki ilaçlardan ilham alan EEG metodu beyindeki doğru noktaları bularak uygun farmakolojik terapiyle hastaları eşleştirmemizi sağlayacak.” diye konuştu.
“EEG sonuçları doğru ilaç seçimine yardımcı oluyor”
Gelecekte, bireysel tedavi planlarını oluştururken ilk önce EEG’den data alınacağını ve EEG sayesinde sağlıklı bireylerden nasıl farklılık olduğu ve nerede değiştiğinin görüleceğini de ifade eden Prof. Dr. Buchsbaum, şunları söyledi:
“Bu bize beyinde bir nokta söyleyecek. Büyük ihtimalle ön lobda veya başka muhtemel noktalarda. Sonra kütüphanemize, resimlerimize bakacağız. EEG’nin bizim kütüphanemizdeki resimlerden ve datalardan nasıl diğer ilaçlardan değişik bir sonuç verdiğine bakacağız. Sonra EEG’deki sonuçlara bakarak spesifik olarak hangi ilacın hangi noktayı etkilediğine karar verebileceğiz. Bu, bizim doğru ilacı seçmemizi sağlayacak.”
“EEG tekniğini tam potansiyeliyle kullanmak çok önemli”
EEG’de ilaçların psikiyatrik ve diğer nörolojik hastalıklara iyi geldiğine dair çok açık kanıtlar bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Buchsbaum, EEG tekniğini tam potansiyeliyle kullanmanın bu yüzden çok önemli olduğunu kaydetti.
Üsküdar Üniversitesinin global bilgi paylaşımı konusunda lider üniversitelerden biri olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Buchsbaum, “Global iletişim sayesinde bilim hızla ilerliyor. Eskiden bu çalışmaları tüm dünya genelinde karşılaştırmak çok zordu. Ama şimdi bir bilgi havuzu oluşturabiliyoruz ve buna tüm dünyanın ulaşmasını sağlayabiliyoruz. Global konferanslar sayesinde araştırma tekniklerimizi paylaşabiliyoruz. Üsküdar Üniversitesinin bu alandaki eforu heyecan verici.” dedi.
Beyindeki değişiklikleri tanımlamak için görüntüleme teknolojileri önemli
Konferansın katılımcılarından Kanada Saint Vincent Üniversitesinden bilişsel ve klinik sinirbilim alanındaki çalışmalarıyla bilinen Prof. Dr. Derek Fisher da şizofreni ve psikoz bağlamında beynin nasıl değiştiği konusundaki incelemeleri hakkında bilgi verdi.
Yeni nörogörüntüleme teknolojileriyle yapabilecek pek çok şeyin var olduğunu ifade eden Prof. Dr. Fisher, gelecekte hasta gruplarını sınıflandırmak için teknolojileri kullanmanın çok önemli olacağını anlatarak, şöyle devam etti:
“Şu an verdiğimiz tedaviler bir tür tahmin çalışması ya da geçmişte işe yarayan yöntemler. Ancak kişiye özel değil. Bu yüzden belirli tedavilere daha iyi veya daha kötü yanıt verebilecek bireylerin beynindeki belirli değişiklikleri tanımlamak için görüntüleme teknolojilerinden azami derecede faydalanmak olacak. Böylece hasta bireylerin gerçekten etkili bir erken tedavi almasına kadar geçen süre kısalacak.’’
Kişiye özel tedavi planı oluşturmanın önemi
Nörogörüntüleme teknolojilerinin gelişiminin kişiye özel tedavi planı oluşturmak için önemli olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Fisher, şunları kaydetti:
“QEEG’nin (beyin haritalama) gösterdiği harika çalışmalar olduğunu, bu yüzden örneğin bazı ilaçların belirli anahtar EEG kalıpları ürettiğini biliyoruz. Beynin hangi ilaçla nasıl göründüğünü ya da ilacın bazı durumları nasıl tersine çevirdiğini görebiliyoruz. Bu da hangi ilaca ya da ilaçlara başlamanın daha etkili olacağına dair bir ipucu oluyor.”
Prof. Dr. Fisher, hastalar için en etkili tedaviyi bulmanın ve onları bu tedaviyle daha erken buluşturmanın önemine de işaret ederek, bu durumun, hastaların yaşam kalitelerini olumlu yönde etkileyeceğini de söyledi.
12 farklı ülkeden 60 uluslararası araştırmacı katılmıştı
3-7 Eylül 2023 tarihleri arasında Üsküdar Üniversitesi NP Sağlık Yerleşkesinde gerçekleştirilen konferansta 12 farklı ülkeden 60 uluslararası araştırmacı, nörobilim, genetik, tıp alanlarındaki son gelişmeleri ele almıştı.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Bir yanıt bırakın